21 Aralık 2013 Cumartesi

6 Aylık Pinço

                      'Allahım benim oğlum da onun gibi büyüyecek mi' dediğim zamanı hatırlıyorum kuzey yeni doğduğunda yolda gördüğüm 3-4 aylık bir bebek için. Sanki her şey dün yaşanmış gibi zaman su olmuş akmış,sanki videonun hızlı çekimine alınmışız da bugün altı ayında olmuş benim en değerlim.. Bir taraftan zaman durmaksızın geçerken insanoğlu unutmaya odaklı,fotoğraflar videolar birde bu blogum olmazsa ince ayrıntıları unutuyor insan. Şimdi  içinden görmemişin bir çocuğu olmuş tutmuş altıncı ayını kutlamış diye geçirenler tabi ki yoktur da :) hani öyle bir gaflet içine düşerseniz şayet bizleri mazur görünüz efenim :) Bu blog kuzeyle ilgili önemli her ayrıntının gelecekte hatırlanması için yapılmıştır. Elbette kendi kendine klozete ilk tuvaletini yaptığını da burada yayınlayacağım... Şaka şakaaa :)))





                    Yarım yaşına girdi elleri yumak,gözleri misket oğluşum... Ek gıdalarımıza yenileri eklendi,kilomuz tam ortalama da boyumuz ortalamanın azcık üstünde,desteksiz oturma çalışmalarımız sürmekte lakin arada bowling kukaları gibi devrilmeleri saymazsak...Bu aralar kendi sesinin çok güzel olduğunun farkına varan yavrucağım ses açma denemeleri yapmakta tabiki çıkarttığı sesin tiz bir çığlık olması benim duyduğum en güzel tını olmasına mani değil. Eline geçirdiği her türlü cismi sert yerlere vurarak sesler çıkarttığında dünyaca ünlü bateristlerin yanında halt yediğini düşündürüp beni çığrımdan çıkaran,sevginin böylesi de olurmuymuş be arkadaş diye kafayı yemeye zorlayan cinsten bir şey oldu çıktı bizim pinço. Henüz dişlerimiz jelibon kıvamındaki et parçalarını yarıp çıkamasalar da ağzındaki küçük parçaları yaşlı dedeler gibi yiyişi, uykuya geçerken illede yanağımın üzerinde gezdirdiği pamuk elleri, bir müddet sonra o gezdirdiği ellerinin altındakinin yastığı olduğunun farkında olmayışı, işten gelen babasına gösterdiği kocaman gülücükleri,heyecandan kıpır kıpır yerinde duramayan ayakları daha saymakla bitiremeyeceğim türlü türlü şebeklikleri... Bir anda hayatımıza geldi,en orta yerine oturdu,biz kenardan kenardan onun bize yaşattıklarıyla mutlu olup 'biz kuzeyden önce ki hayatımızda napıyormuşuz yaaa' derken buluyoruz kendimizi. İyi ki doğurmuşum seni aşk çocuğu, Allah'ın bize verdiği en güzel emanetsin,ömrün uzun bahtın her daim açık olsun canım oğlum ;)


8 Aralık 2013 Pazar

Karlı Bir Pazar

                     En çok kar Ankara'ya yakışır diyerek bu yazının anlam ve önemini vurgulamak istiyorum sizlere :) Evet kara kış,yok yok bembeyaz kış geldi sarıverdi tüm şehri. Dün akşamüzeri bir avm ritüeli sonrası birazdan olacaklardan habersiz dışardaki beyaz örtüyü hoplama zıplama sevinç nidalarıyla karşıladım. Eve nasıl gideceğiz sorusunu kendime sorana kadar. Ankara trafiği iş çıkışı,iş girişi,öğle tatili,bayram,yağmur,kar,güneş bilumum her türlü atraksiyonda hemen hazır kilitlenmeye. Ve kaçınılmaz son 15-20 dakikalık mesafeyi 1,5 saatte geldik. Kuzey olmasaydı söylene söylene oflaya puflaya geçireceğim bibuçuk saati, kuzeye bin bir şebeklikle ve pollyannacılık oynayarak geçirdim, ah oğlum nasıl mülayim bir insan oluverdim sayende :P  Her hafta sonu mübalağasız dışarıya kendini atan, Avm'lere uğramazsa yok yazılan bu çekirdek aile bu pazar eve hapsoldu,neden mi çünkü beyaz örtü buz pateni pistine dönüştü! İşte karın en sevmediğim  2 yıl önce kolumun üzerine düşerek  yaşadığım acı tecrübelerimi bana hatırlatan bu halini hiç sevmiyorum. Sevgili kocamın ben düşüyorum o halde karımı da almadan düşmem diye beni de çekivermesiyle gerçekleşen o anı ve kırılan kolum için de kırılsa ağrıdan duramazdın diye beni teselli ettiği o günü  kendisine hatırlatır burdan sevgilerimi yollarım. Neyse sonuç olarak pazar günü canı sıkılan çekirdek aile pozcu ki bu özelliği kime çekmiş bilinmez bir oğlanla objektiflerin karşısına geçer :) Bakışlarıyla annesini mest eden çilekli kremşantili clark kent çakması bu çocuğun pozlarına bakmak istersiniz diye düşündüm :))