15 Temmuz 2014 Salı

Kardeş'e

                  Neydi kardeş olmak? Defalarca kızıp tartışıp 1 saat sonra dayanamadığın mı? Annen gibi baban gibi koruyup kolladığın bir yavrun mu? Hep iyi olsun, en başarılı olsun, en güzel şeyler onun olsun istediğin mi? Tabi ki hepsi ve daha birçokları... Kardeş demek sağ kolun demek, anne babanın sana vereceği yegane servet demek, başın sıkışınca ağlama duvarın,canın sıkılınca dert ortağın, mutluluğunu ilk paylaştığın, sevincini kahkahalarla çoğalttığın, yeri gelince kıyasıya tartışıp sinirlerini zıplattığın, birkaç saat sonra saçma bir soruyla konuşmaya çalışıp "bak küsemem ki ben sana" demek istediğin , beraber saçmalayabildiğin, atsan atılmazın satsan satılmazın :) aynı kanı taşıdığın dostun ,arkadaşın, annen, baban, sırdaşın kısaca her bir şeyin... 
           Canım kardeşim evimizin küçüğü ve hep öyle kalacak olanı, ne iyi etmişte doğurmuş annem seni,ne iyi etmişim ki o çocuk aklımla kardeş istiyorum diye ağlamışım ben anneme :)) Bak bu dünyaya gelmende ki payım yadsınamaz :P hadi yine iyisin ablanın değerini bil :)) İyi ki doğmuşsun başımın en tatlı belası, gözümün bebeği,sen ve kuzey hiç büyümeyeceksiniz benim için... Dilerim ki tüm hayallerinin gerçekleştiği,başarılarınla gurur duyacağımız bir hayatın olsun... Doğum günün kutlu olsun kuzucumm...


8 Temmuz 2014 Salı

12'buçuk!

             Kuzeyin doğum günü hazırlıkları, doğum günü telaşı derken 12 ay yazımızı gecikmeli yazıyorum. Kuzey oğlum artık bebeklikten çıkıp çocuk olmanın kapılarını aralıyor sanki. Kendi istekleri kendi seçimleri olan bir birey o artık. Avm.lerde parkta cafede restaurantta istediğimiz yere oturtup önüne de iki oyuncak koyup oyaladığımız pinçodan eser yok! Artık hakimiyet onun! O nereye gitmek isterse parmağımızdan tutup çekiştirip bizi oraya buraya sürükleyen bir pinço kendisi! Artık avm.de yada dışarıda gezmek sanıldığı kadar kolay değil bizim için, nerede bir balon ve top görsek çığlıklarla peşinden gidiyoruz, ilerde topçu olursa göğsüm kabara kabara söyleyeceğim "daha bebeklikten belliydi ayool" diye :))) Kucak istemez,arabasına binmez, parmağımdan tutup o an keyfi nereye isterse o tarafa sürükleme evresine geçtik yalnız pek hoş bulmadık biz bu evreyi :P Volkanla nöbetleşerek gezdiriyoruz,gezmenin sonunda iki pert anne baba olarak evde soluğu alıyoruz. Kuzey artık yürüyor ve biz ardındaki yorgun savaşçılarız,koştuğu halini düşünemiyorum şahsen bünyem henüz ona hazır değil! 




            Artık her bir şeyi anlıyor,yapma dediğimde işaret parmağını sallıyor bana :)) Geçenlerde çiçeklerimle biraz haşır neşir olmuş kendileri, babası da "oğlum bak çiçeğin yapraklarını çekersen onun canı acır, ben senin kulaklarını çekersem senin de canın yanar" fln demiş hafif kulaklarını çekerek. Ertesi gün yine çiçekle samimiyetini ilerletirken babası "yapma kuzey" demiş, bunun üzerine bizim pinço hemen kendi kulağını tutup çekmeye başlamış :))) Görüldüğü üzere yanında anlamaz canım diye bir şey yapma lüksümüz yok,her şeyi o kadar çabuk kapıyor ki hep aynı duruşta olabilmek önemli.



     Parka bayılıyor her çocuk gibi eve zorla çıkarıyorum, bu arada ağlamalar,inatlaşmalar,hafif çaplı krizler başladı malesef,kısaca "welcome to two terrible" diyoruz. Zorlu bir dönem bizi bekliyor olsa gerek,benim gibi sabırsız,tez canlı birisine boolca sabır dileyin a dostlar! İki yaş sendromu(1 ila 3 yaş arasında görülen) kişiliğin karakterin oturmaya başladığı ilk dönemmiş daha sonra ergenlik dönemi vs gibi devam ediyor. Hani bazen sokakta yırtına yırtına ağlayan çocuk ve sinirden deliye dönmüş anneler olur ya haah işte nooolur siz siz olun onlara "aaaa ne kötü annee babaaa çocuğu ağlatıyorlar" yada "aayy ne şımarık çoocuk zırlayıp duruyor" diye bakmayın olur mu? Zira hepimiz içimizden bir kez geçirmişizdir ne var çocuğu bu kadar ağlatacak diye ama işte işin aslı öyle değilmiş, sebepsiz inatlaşmalar,ağlamalar vs olurken anne babaların her ağlamaya,her isteklerine olumlu cevap vermeleri demek daha sonra yayın kontrolden çıkıp tüm hakimiyeti o bıcırıklara hediye etmek demekten başka birşey değilmiş.Bu aşamada biraz uzman birilerinden yardım,biraz kitapları kurcalamak,birazda sakin kalabilmek(!) en doğru tercih olsa gerek. 



               Velhasıl bir büyüğüm çocuk büyütmek iğneyle kuyu kazmak gibi bir şey derdi, hah tam da o dediğini hissediyorum,yaşıyorum şu aralar. Ne tezattır ki büyüdükçe zorlaşıyor belki bakımı,istekleri ama bir o kadar da tatlılaşıyor tepkileri,mimikleri,anlamlı gülücükleri, oyuncu bakışları,her haliyle benim aklımı başımdan almaya yetiyor. Büyüyor kuzey oğlum,koca bir 12 ayı geride bıraktık bazen yorucu bazen fedakar,bazen kahkahlarla çoğu zaman ilklere şahit olarak. Her anın için bin şükrederek geçirdik şu bir seneyi,darısı göreceğimiz diğer güzel senelere inşallah ;)